Ülkemizde yaşanan 17 Ağustos 1999 ve 12
Kasım 1999 depremlerinden sonra, sağlam
ve kaliteli inşaat kavramı günlük
hayatımıza fazlası ile girmiştir. Her
zaman çok önemli olan bu kavramın bir
deprem ile hayatımıza girmesi üzücüdür.
Kaliteli ve sağlam inşaat için
gerekenlerden birisi de, nitelikli ve
kaliteli inşaat demirinin kullanımı ve
doğru büküm yapılmasıdır.
İnşaat demirinde, dünyada değişik
ülkelere ait standartlara göre üretimler
yapılmaktadır. Bu standartların gelişimi
incelendiğinde, inşaat demirinden
beklenen mekanik özelliklerin yıllar
içinde yükseldiği görülecektir.
Bu beklentileri iki temel noktada
toplayabiliriz
1 - Gelişmiş mekanik özellikler. 2 -
Maliyet (ekonomiklik.)
Aslında, inşaat demirinin mekanik
özelliklerinin geliştirilmesinin
temelinde de, ekonomik beklentiler
yatmaktadır.
Yapıların, statik ve / veya dinamik yüke
göre dizaynlarında göz önünde tutulan
noktalardan birisi de inşaat demirinin
akma dayanımıdır. Buna ek olarak son
yıllarda kullanılan demirin sünekliği ve
çekme dayanımı da göz önüne
alınmaktadır. Demirin metalik
özelliklerinin artırılması neticesinde
inşaatlarda kullanılacak demir kesiti
düşürüleceğinden daha az demir
kullanılmakta ve bunun sonucunda
ağırlıktan, nakliyeden ve hacimden
kazanılmakta, dolayısıyla maliyetler
düşmektedir. Bu kısa açıklamalardan
sonra ilerleyen bölümlerde, inşaat
demirinin mekanik özelliklerini
geliştirmenin yolları üzerinde
durulacaktır.
MEKANİK ÖZELLİKLERİN GELİŞTİRİLMESİ
İnşaat demirindede mekanik özellikleri
arttırmanın yollarını anlatmadan önce,
söz konusu özelliklerin neler olduğunun
verilmesi faydalı olacaktır.
1 - Mukavemet (akma - çekme
mukavemetleri)
2 - Kaynaklanabilirlik
3 - Süneklik(Uzama)
4 - Katlanabilirlik(Bükülebilirlik)
Üç değişik yoldan inşaat demirinin bu
özellikleri geliştirilebilir:
A - Kimyasal analizle,
B - Soğuk işlemlere tabi tutarak,
C - Kontrollü su soğutma yöntemi
kullanılarak.
A - Kimyasal Analiz:
Mukavemet, temel olarak bir inşaat
demirinden beklenen özelliktir. Genel
olarak, min. 420 MPa akma istenen inşaat
demirinde bazı ülkelerde bu alt sınır,
500 MPa hatta 600 MPa dır. Maliyet göz
önüne alındığında mukavemeti artırmanın
temel yollarından birisi demirin
içindeki Karbon (C) ve Mangan (Mn )
oranlarını artırmaktır.
Demir içindeki C oranının artması,
mukavemeti olumlu etkilerken,
kaynaklanabilirlik özelliğini ters yönde
etkilemekte ve malzeme
kırılganlaşmaktadır. Bu nedenle, birçok
inşaat demiri standardında, karbon
oranının üst sınırı verilmiştir. Özel
yöntemlerin kullanılmayacağı durumlarda
kaynaklanabilirlik için karbon oranının
% 25'den az olması aranmaktadır.
Kaynaklanabilirliğin önemi özellikle
prefabrik yapıların imalatında çok
önemlidir. Bu tür imalatlarda, hız ve
ölçüsel hassasiyet nedeniyle kaynakla
birleştirme kullanılmaktadır. Yine
yüksek karbon oranı, malzemede
gevrekliğe neden olacağından, malzeme
imalat aşamasında kıvrılma ve
bükülmelerde, çatlayacak ve / veya
kırılacaktır. Doğal olarak bu,
istenmeyen bir durumdur. İnşaat demiri
kullanımında, malzemenin katlanabilmesi
ve bükülebilmesi, vazgeçilemeyecek bir
özelliktir.
Yukarıda anlatılanlar çerçevesinde,
inşaat demirinde salt karbon ayarlaması
ile istenen özelliklere
ulaşılamamaktadır. Eski yöntemlerle
üretim de, yüksek mukavemette, sünek,
kaynaklanabilir ve tokluğu yüksek bir
inşaat demiri için, Manganın dışında, Vı.
Ti, Mb vb. alaşım elementleri kullanımı
gerekmektedir. Bu alaşım elementlerinin
herbirinin çok pahalı olduğu düşünülürse
maliyetler direkt olarak artacaktır.
B - Soğuk İşlemler:
Yukarıda sayılan özellikleri artırmanın
bir yolu da, sıcak haddelenmiş inşaat
demirine daha sonradan burma, çekme gibi
soğuk işlemler uygulamaktır. Bu hızı
düşük yöntemler, üretim kaybına neden
olmasının yanısıra, fazladan bir işlem
olması nedeniyle direkt olarak maliyeti
arttırmaktadır.
C - Kontrollü Su Soğutma Yöntemi:
Kontrollü su soğutma yöntemi temel
mantık olarak, sıcak haddelenen inşaat
demirinin, üretim hattından hemen sonra
su vermek ve daha sonrasında iç ısısı
ile temperlemektir. Bu mantık
çerçevesinde, alaşım elementleri
kullanmadan ve düşük Karbon ve Mangan (
% 0.1 3 - 0.17 C ve % 0.75 - 0.90 Mn
aralığı gibi) oranları ile, istenen
özelliklerde inşaat demiri üretimi
mümkün olmaktadır. Bu da, istenen
özelliklerde ve düşük maliyetli malzeme
anlamına gelmektedir.
Kontrollü su soğutma yönteminde, sıcak
haddelenen mamul son tezgahtan çıktıktan
hemen sonra, özel dizayn edilmiş su
verme ünitesine girmektedir. Ünite
içinde, hızlı bir soğumaya maruz kalan
mamulün dışında, kalınlığı su verme
süresine bağlı olarak değişen, martenzit
bir kabuk oluşur.
Martenzit küçük tanecikli bir yapı
olması nedeniyle, oldukça sert ve
mukavimdir; ancak, kırılgan bir yapıya
sahip olduğu için, ısıl işleme tabi
tutulması gerekmektedir. Bu noktada ani
soğutulan dış kabuğun altında, hala
sıcak olan merkezin ısısı devreye
girmekte ve ani soğumayla oluşan dıştaki
martenzit kabuğu, malzeme soğutma
ünitesini terk ettikten sonra, içerden
dışarıya doğru temperlemekdetir. Bu
işlem, malzeme soğutma platformuna,
ulaşıncaya kadar devam eder. Soğutma
platformunda yan yana dizilmiş diğer
malzemelerden de etkilenerek, merkezdeki
yapı, son şeklini alır. Malzemenin
merkez yapısı çapa ve haddeleme
sıcaklığı gibi etmenlere de bağlı olarak
ferrit + perlit veya ferrit + perlit +
beynit bir yapı gösterebilir.
KAYNAK.(Devrim ÖZSOY)